Engelleri Empati İle Aşalım
5 Haziran 2020 Cuma
Engelli Bireyler ve Empati Üzerine Bir Yazı
Bu hal nedir?
Hiç düşündük mü bu hali?
Belki birazımız düşündü, belki birazımız düşünmedi...
O zaman şimdi hep beraber biraz düşünmeye başlayalım. En azından bu satırları okurken biraz düşünelim, bakalım nasıl olacak.
Evinizden çıktınız, gökkuşağı gökyüzünde müthiş bir yarım daire gibi uzanmış duruyor. Rengarenk kuşlar var havada süzülüyor. Yine renk renk arabalar, bir sürü yeni insan, ağaca tırmanan kediler, buldupu gölgede yatan köpekler. Biraz kuş sesi, biraz insan kalabalığının uğultusu, annesinin eteklerine yapılıp dondurma isteyen çocuklar, biraz egzos sesleri hep birbirine karışmış ama kulağınıza kulağınıza geliyor.
Egsoz dumanları, korna sesleri, bağırıp çağıranlar belki, belki nazikçe konuşanlar her şey var etrafta. Yürüyorsunuz bir kaldırımda. Kaldırımda o ince çizgileri takip ederek yürüyorsunuz.
- Çünkü o ince çizgiler sizi gökkuşağına götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi kuş seslerine götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi ağaçların gölgelerinde dolandırıyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi çocuk parklarından gelen bazen gülen, bazen ufak ağlamaklı seslere götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler kalabalık insan seslerine götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi gürültülü kulağı tırmalayan korna seslerine götürüyor.
Korna sesleri moral mi bozdu okurken? Bozmasın, en azından o ince çizgilerin götürdüğü korna sesleri moralinizi bozmasın. Şimdilik...
Eğer bir şey moralinizi bozacaksa, gerçekten moraliniz bozulmasın istiyorsanız önceliğini korna seslerine vermeyin. Önceliğinizi derhal ve derhal o ince çizgilere verin. Peki hangi çizgiler, nedir bu ince çizgiler dediğinizi duyar gibiyim.
Anlatayım o zaman, düşünelim, konuşalım o zaman.
- Hani şu kaldırımların park ederek araçla üzerini kapattığınız ince çizgiler varya.
- Hani şu işgüzar esnafların dükkanlarının önlerine ürün koyup, araç park ettirip kapattığı ince çizgiler.
- Hani şu birçoğu belediyenin doğru düzgün çalışma yapmadan yer yer tak diye yarıdan kestiği ince çizgiler.
İnce çizgiler yoksa gökkuşağı yok. İnce çizgiler yoksa rengarenk kuşlar yok. İnce ince çizgiler yoksa ağaca tırmanan kedi, gölge bukup yatmış bir köpek, annesinden dondurma isteyen çocuklar, renk renk arabalar yok.
HER YER SİMSİYAH.
Çünkü o ince çizgiler sayesinde kaldırımlarda; sokakları, caddeleri dolaşabiliyorsunuz. İnce çizgilerin olmadığı, onların gaspedildiği bir dünya karanlık, simsiyah oluyor. Gelen sesler ise karanlık dünyanızda sizi korkutan, sizin kaybolmuşluğunuz arasında, sizi ürperten seslere dönüşüyor. Çünkü siz o ince çizgilerde yürüyüp yolunuzu, ışığınızı bulabiliyorsunuz.
Evet sayın okurlar görme engelli bir birey için gökkuşağı var, hep vardı. Ağaçlar var, kediler, kuşlar var. Onlar içinde gürül gürül akan bir dünya var. Onların dünyası karanlık değil, onların dünyasını karartan bizim karanlığımız.
DÜŞÜNMEDİĞİMİZ İÇİN İÇİMİZİ KAPLAMIŞ BİR KARANLIK.
O yüzden sizinle sohbetimize başlarken biraz düşünelim o zaman diye başlamıştım. Düşünelim, düşünelim ki bitsin bu karanlık. Düşüncesizliğin temelini oluşturduğu bu karanlığı yok edelim. Görme engelli bireylerin gökkuşaklarını siyaha boyamayalım.
O insanların kendi kendilerine kaldırımlarda, caddelerde, sokakalarda, mahallelerde gezerken karanlık korku dolu bir dünya da değil, rengarenk, huzurlu ve aydınlık bir dünyada yürümesi, nefes almasına engel olmayalım. Onları karanlıkta bırakmayalım.
Yazımı bitirmeden son kez daha düşünmezi istesem sizden, çok mu şey istemiş olurum? Olsun yine de isteyeceğim, yazı biterken bir kez daha düşünün, bir kez daha:
YA SİZ KARANLIKTA KALSAYDINIZ...
Hiç düşündük mü bu hali?
Belki birazımız düşündü, belki birazımız düşünmedi...
O zaman şimdi hep beraber biraz düşünmeye başlayalım. En azından bu satırları okurken biraz düşünelim, bakalım nasıl olacak.
Evinizden çıktınız, gökkuşağı gökyüzünde müthiş bir yarım daire gibi uzanmış duruyor. Rengarenk kuşlar var havada süzülüyor. Yine renk renk arabalar, bir sürü yeni insan, ağaca tırmanan kediler, buldupu gölgede yatan köpekler. Biraz kuş sesi, biraz insan kalabalığının uğultusu, annesinin eteklerine yapılıp dondurma isteyen çocuklar, biraz egzos sesleri hep birbirine karışmış ama kulağınıza kulağınıza geliyor.
Egsoz dumanları, korna sesleri, bağırıp çağıranlar belki, belki nazikçe konuşanlar her şey var etrafta. Yürüyorsunuz bir kaldırımda. Kaldırımda o ince çizgileri takip ederek yürüyorsunuz.
- Çünkü o ince çizgiler sizi gökkuşağına götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi kuş seslerine götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi ağaçların gölgelerinde dolandırıyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi çocuk parklarından gelen bazen gülen, bazen ufak ağlamaklı seslere götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler kalabalık insan seslerine götürüyor.
- Çünkü o ince çizgiler sizi gürültülü kulağı tırmalayan korna seslerine götürüyor.
Korna sesleri moral mi bozdu okurken? Bozmasın, en azından o ince çizgilerin götürdüğü korna sesleri moralinizi bozmasın. Şimdilik...
Eğer bir şey moralinizi bozacaksa, gerçekten moraliniz bozulmasın istiyorsanız önceliğini korna seslerine vermeyin. Önceliğinizi derhal ve derhal o ince çizgilere verin. Peki hangi çizgiler, nedir bu ince çizgiler dediğinizi duyar gibiyim.
Anlatayım o zaman, düşünelim, konuşalım o zaman.
- Hani şu kaldırımların park ederek araçla üzerini kapattığınız ince çizgiler varya.
- Hani şu işgüzar esnafların dükkanlarının önlerine ürün koyup, araç park ettirip kapattığı ince çizgiler.
- Hani şu birçoğu belediyenin doğru düzgün çalışma yapmadan yer yer tak diye yarıdan kestiği ince çizgiler.
İnce çizgiler yoksa gökkuşağı yok. İnce çizgiler yoksa rengarenk kuşlar yok. İnce ince çizgiler yoksa ağaca tırmanan kedi, gölge bukup yatmış bir köpek, annesinden dondurma isteyen çocuklar, renk renk arabalar yok.
HER YER SİMSİYAH.
Çünkü o ince çizgiler sayesinde kaldırımlarda; sokakları, caddeleri dolaşabiliyorsunuz. İnce çizgilerin olmadığı, onların gaspedildiği bir dünya karanlık, simsiyah oluyor. Gelen sesler ise karanlık dünyanızda sizi korkutan, sizin kaybolmuşluğunuz arasında, sizi ürperten seslere dönüşüyor. Çünkü siz o ince çizgilerde yürüyüp yolunuzu, ışığınızı bulabiliyorsunuz.
Evet sayın okurlar görme engelli bir birey için gökkuşağı var, hep vardı. Ağaçlar var, kediler, kuşlar var. Onlar içinde gürül gürül akan bir dünya var. Onların dünyası karanlık değil, onların dünyasını karartan bizim karanlığımız.
DÜŞÜNMEDİĞİMİZ İÇİN İÇİMİZİ KAPLAMIŞ BİR KARANLIK.
O yüzden sizinle sohbetimize başlarken biraz düşünelim o zaman diye başlamıştım. Düşünelim, düşünelim ki bitsin bu karanlık. Düşüncesizliğin temelini oluşturduğu bu karanlığı yok edelim. Görme engelli bireylerin gökkuşaklarını siyaha boyamayalım.
O insanların kendi kendilerine kaldırımlarda, caddelerde, sokakalarda, mahallelerde gezerken karanlık korku dolu bir dünya da değil, rengarenk, huzurlu ve aydınlık bir dünyada yürümesi, nefes almasına engel olmayalım. Onları karanlıkta bırakmayalım.
Yazımı bitirmeden son kez daha düşünmezi istesem sizden, çok mu şey istemiş olurum? Olsun yine de isteyeceğim, yazı biterken bir kez daha düşünün, bir kez daha:
YA SİZ KARANLIKTA KALSAYDINIZ...
8 Mayıs 2020 Cuma
Engel Türleri ve Özel Eğitim
Engel Türleri ve Özel Eğitim
İnsan hayatı, doğumdan ölüme kadar geçen sürede bir çok farklı evrelerden oluşur, bu evreler doğumla başlar; çocukluk, ergenlik, yetişkinlikle devam eder ve yaşlılıkla sonlanır. Her dönemde, birbirinden etkilenen dil, zihinsel, fiziksel, sosyal-duygusal gelişim alanları bulunur. Bu gelişim alanlarındaki basamakları gerçekleştiremeyen ya da gerçekleştirmekte zorlanan bireyler özel eğitime gereksinim duymaktadır.
Doğum öncesi, doğum sırasında veya doğum sonrasında gelişim sürecinde oluşan çeşitli nedenlere bağlı olarak; bireylerin bilişsel, dil, hareket, fizik, sosyal ve duygusal gelişimlerinde çeşitli aksaklıklar yaşanabilmektedir. Ve bu durumda olan bireylerin engel durumlarına göre yaşıtlarından farklı özel eğitim programlarından yararlanmaları gerekebilmektedir.
Özel gereksinimli bireyler genellikle 9 grupta toplanmaktadır:
1. İşitme Yetersizliği2. Görme Yetersizliği
3. Bedensel Yetersizlik, Süreğen Hastalık ve Ortopedik Yetersizlik
4. Dil ve Konuşma Güçlüğü
5. Zihinsel Yetersizlik
6. Özel Öğrenme Güçlüğü
7. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
8. Yaygın Gelişimsel Bozukluk
9. Üstün ve Özel Yetenek
Bu yazımızda işitme yetersizliği ve görme yetersizliği engel türlerinden bahsedeceğiz, bir sonraki yazımızda ise zihinsel yetersizlik, bedensel yetersizlik ve özel öğrenme güçlüğü konularından bahsedeceğiz.
İlk olarak işitme yetersizliği olan bireylerden başlamak istiyoruz.
İşitme Yetersizliği
İşitme yetersizliği bulunan bireyler işitme duyarlılığının kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı konuşmayı edinmede, dili kullanmada ve iletişimde çeşitli güçlükler yaşamaktadır. Bu nedenle eğitim performanslarının ve sosyal uyumlarının sağlanabilmesi amacıyla özel eğitime gereksinim duymaktadırlar.
İşitme yetersizliği yaşayan söyleneni anlamakta güçlük çekerler, konuşan kişinin dediklerini anlayabilmek için konuşanın yüzüne bakarak dinlemek isterler, çok yüksek sesli ortamlarda sesleri ayırt etmekte zorlanırlar, seslerin nereden geldiğini anlamakta sıkıntı yaşarlar ve grup olarak yapılan aktivitelere katılmak istemezler. Bu nedenlerden dolayı işitme yetersizliği olan bireyler yaşam kalitelerinin artması amacıyla küçüklükten itibaren özel eğitime ihtiyaç duyarlar.
İşitme yetersizliği olan bireyler işitme kaybı derecelerine göre bir işitme cihazı temin etmeleri gerekmektedir. Bu cihaz sayesinde sesleri daha net algılarlar. Aynı zamanda işitme engellilerin daha iyi iletişim kurabilmek amacıyla kullandıkları bir işaret dili vardır.
Görme Yetersizliği
Görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumudur.
Çok sık rastlanmamakla birlikte genetik olabilir. Annenin hamileliği sırasında geçirdiği kızamıkçık gibi ateşli hastalıklar, aldığı bazı ilaçlar ya da röntgen ışınlarına maruz kalma görme engeline neden olabilmektedir. Doğumun güç olması da bir başka nedendir. Prematüre (erken) doğan bebeklere küvezde fazla oksijen verilmesi çocuğun kör olmasına neden olabilmektedir. Doğum sonrasında çocuğun geçirdiği ateşli hastalıklar, kazalar, zehirlenmeler görme engelinin nedenlerindendir.
Bu yazımızda işitme yetersizliği, görme yetersizliği ve özel eğitim gibi konulara değindik. Son olarak bu tür engellerden birine sahip olan bireylerin yaşamlarının daha iyi sürdürebilmeleri amacıyla mutlaka küçük yaştan itibaren özel eğitim almaları gerekmektedir. Burada aileye büyük işler düşmektedir. Aile çocuğunun doğumundan itibaren çeşitli testler yaptırarak çocukta herhangi bir engel durumu olup olmadığını tespit etmeli ve engel durumuna göre ilgili doktorla irtibata geçip neler yapılabileceği konusunda bilgiler almalıdır.
1 Mayıs 2020 Cuma
Engellilik nedir ? Engelli kimlere denilmektedir ?
Toplumda engelli kavramının tam oturduğunu düşünmediğimizden dolayı blogumuzda ilk olarak engellilik durumu nedir engelli kimlere denmektedir sorularına cevap arayacağız.
Engelli tanımı, 1.7.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 5378 sayılı Kanun No’lu “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmün Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında ki Kanunun” Tanımlar başlıklı Madde 3/a’da “Özürlü” olarak tanımlanmıştır. İlgili kanunda Özürlü: “Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi” olarak ifade edilmektedir.
Konu hakkında 25.4.2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, “özürlülerin” ve “özürlüler” ibareleri sırasıyla “engellilerin” ve “engelliler” şeklinde değiştirilmiş, aynı zamanda bu kanun ile birlikte “özürlü” ibaresi tüm mevzuatlardan kaldırılmıştır. Artık 5378 Sayılı Özürlüler Kanunu, 5378 Sayılı Engelliler Kanunu olarak anılmaktadır.
Yukarıda da görüldüğü üzere ülkemizde 2005 yılından itibaren bu engellilik durumunda kişiler özürlü olarak tanımlanmaktaydı daha sonra ise 2013 yılında bu ibareler değiştirilerek yerini engelli ibaresi almıştır.
Şimdi dünyada engelli kavramı nasıl tanımlanıyor ona bakalım.
Birleşmiş Milletler'e göre engelli tanımı:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun kabul ettiği Sakat Kişilerin Hakları Bildirgesi’nde ise Engelli tanımı “Normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar” olarak açıklanmaktadır.
WHO – Dünya sağlık örgütünce yapılan engelli tanımı:
Dünya Sağlık Örgütü, özürlülük kavramı hakkında aşağıdaki gibi hastalık sonuçlarına dayanan, sağlık yönüne ağırlık veren bir tanımlama ve sınıflama yapmıştır:
Noksanlık (Impairment): “Sağlık bakımından “noksanlık” psikolojik, anatomik veya fiziksel yapı ve fonksiyonlardaki bir noksanlığı veya dengesizliği ifade eder.”
Özürlülük (Disability): “Sağlık alanında „sakatlık‟ bir noksanlık sonucu meydana gelen ve normal sayılabilecek bir insana oranla bir işi yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi ve kısıtlanması durumunu ifade eder.”
Maluliyet (Handicap): “Sağlık alanında “maluliyet” bir noksanlık veya sakatlık sonucunda, belirli bir kişide meydana gelen ve o kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal sayılabilecek faaliyette bulunma yeteneğini önleyen ve sınırlayan dezavantajlı bir durumu ifade eder.”
Bu yazımız da engelli tanımının nasıl olması gerektiği konusun da bilgiler vermeye çalıştık. Bir sonraki yazımız da ise engellilik çeşitlerinin neler olduğundan bahsedeceğiz.
Engelli tanımı, 1.7.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 5378 sayılı Kanun No’lu “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmün Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında ki Kanunun” Tanımlar başlıklı Madde 3/a’da “Özürlü” olarak tanımlanmıştır. İlgili kanunda Özürlü: “Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi” olarak ifade edilmektedir.
Konu hakkında 25.4.2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, “özürlülerin” ve “özürlüler” ibareleri sırasıyla “engellilerin” ve “engelliler” şeklinde değiştirilmiş, aynı zamanda bu kanun ile birlikte “özürlü” ibaresi tüm mevzuatlardan kaldırılmıştır. Artık 5378 Sayılı Özürlüler Kanunu, 5378 Sayılı Engelliler Kanunu olarak anılmaktadır.
Yukarıda da görüldüğü üzere ülkemizde 2005 yılından itibaren bu engellilik durumunda kişiler özürlü olarak tanımlanmaktaydı daha sonra ise 2013 yılında bu ibareler değiştirilerek yerini engelli ibaresi almıştır.
Şimdi dünyada engelli kavramı nasıl tanımlanıyor ona bakalım.
Birleşmiş Milletler'e göre engelli tanımı:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun kabul ettiği Sakat Kişilerin Hakları Bildirgesi’nde ise Engelli tanımı “Normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar” olarak açıklanmaktadır.
WHO – Dünya sağlık örgütünce yapılan engelli tanımı:
Dünya Sağlık Örgütü, özürlülük kavramı hakkında aşağıdaki gibi hastalık sonuçlarına dayanan, sağlık yönüne ağırlık veren bir tanımlama ve sınıflama yapmıştır:
Noksanlık (Impairment): “Sağlık bakımından “noksanlık” psikolojik, anatomik veya fiziksel yapı ve fonksiyonlardaki bir noksanlığı veya dengesizliği ifade eder.”
Özürlülük (Disability): “Sağlık alanında „sakatlık‟ bir noksanlık sonucu meydana gelen ve normal sayılabilecek bir insana oranla bir işi yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi ve kısıtlanması durumunu ifade eder.”
Maluliyet (Handicap): “Sağlık alanında “maluliyet” bir noksanlık veya sakatlık sonucunda, belirli bir kişide meydana gelen ve o kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal sayılabilecek faaliyette bulunma yeteneğini önleyen ve sınırlayan dezavantajlı bir durumu ifade eder.”
Bu yazımız da engelli tanımının nasıl olması gerektiği konusun da bilgiler vermeye çalıştık. Bir sonraki yazımız da ise engellilik çeşitlerinin neler olduğundan bahsedeceğiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)